RSS

Altmış Üç Yaş

06 Ağu

Gitme ey yolcu, beraber oturup ağlaşalım

Elemim, bir yüreğim kârı değil, paylaşalım

Ve paylaşmak için yazdım, uyarmak için, uyandırmak için yazdım. Ne içimdeki volkanları söndürebildim,

ne gözümden akan yaşları dindirebildim. Ata yurdu bir bir işgal edilirken, namusumuz ayaklar altında çiğnenirken, bülbüllerin bile figan ettiği günde ben nasıl susabilirdim?

Eşin var, aşiyanın var, baharın var ki beklerdin

Kıyametler koparmak neydi, ey bülbül nedir derdin?

O zümrüt tahta kondun, bir semavi saltanat kurdun

Cihanın yurdu çiğnense çiğnenmez senin yurdun…

Diye haykırdım. Bülbüller susmalı ben ağlamalıyım. Matem benim hakkımdı…

Haykıran ben olmalıydım:

Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem;

Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem.

Biri ecdadıma saldırdı mı, hatta boğarım…

Üç buçuk soysuzun ardında zağarlık yapamam

Hele hak namına haksızlığa ölsem tapamam.

Doğduğumdan beridir aşıkım istiklale

Bana hiç tasmalık etmiş değil altın lale?

Yumuşak başlı isem, kim demiş uysal koyunum

Kesilir belki lakin çekmeye gelmez boyunum

Kanayan bir yara gördün mü yanar ta ciğerim

Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim

Adam aldırma geç git diyemem aldırırım

Çiğnerim, çiğnerim, hakkı tutar kaldırırım…

Hak, halk ve adalet… Bu uğurda çiğnendim ama asla yılmadım. Hakkı söylemekten kaçınmadım. Osmanlı dağılıyor. İstanbul’un işgali, Anadolu’nun paylaşılması için en sinsi planlar yapılırken biz parti çekişmesindeyiz. Nefesimin yettiğince haykırıyorum:

Girmeden tefrika bir millete, düşman giremez;

Toplu vurukça yürekler, onu top sindiremez…

Sebilürreşat’ım kapatılıyor, sesimi kesmek için. Üzülmek yok, ümitsizlik yok. Gelip geçici hükümetlerin yanlışları için devletten vazgeçilir mi? İttihat ve terakki en güçlü adamıyla Talat Paşa’yla uyarıyor. İstanbul’da gizli toplantı yapmakla suçlanıyorum. Kanım beynime şıçrıyor;

-Siz beni simsar mı zannettiniz Paşam! Gizli toplantılar yapmak ne demek? Ben söyleyeceğim her şeyi kürsülerde, meydanlarda söylerim Allah adına yapılan bir işte Allah’tan başkasından korkulur mu?

Söylemem gereken her şeyi, söylemem gerektiği yerde söyledim. Kimsenin arkasından bir şey söylemedim. Bir gün Sırat-ı Müstakim’de, gazetenin baskısı için toplanıyoruz. Salih Bey, birkaç dakika gecikiyor. Kararlaştırılan saatte yerinde olamamak… Gelir gelmez de İstanbul trafiğinden şikayete başlıyor. Arabacıdan, yolardan şikayet ediyor… Oysa Paris böyle mi?

-Paris’e gidip döneli sana bir şeyler oldu Salih Efendi. Eskiden Fatih Camii’nin minarelerinden bakardın ülkemin güzelliklerine şimdi Eyfel Kulesi’nden bakıyorsun… Bu bakışla mı göreceksin eğitimdeki aksaklıkları, bu bakışla mı bulacaksın meselelerin çözüm yollarını?

Her şeye yandı yüreğim. Hasta yatağından kalkamayan, içecek bir tas çorbası, bakacak kimsesi olmayan Seyfi Babalara yandı yüreğim;

Dedim artık gideyim,

Önce amma şu fakir ademi memnun edeyim

Bir de baktım ki; tek onluk bile yokmuş kesede

Mühürüm boynunu bükmüş duruyormuş sade!

O zaman koptu içimden, şu tahassür ebedi;

Ya hamiyetsiz olaydım, ya param olsa idi!

Seyfi Babalar, dullar, yetimler içindi para kaygısı ve çok şükür Allah’ım, hiç hamiyetsiz bırakmadın beni.

Ağlarım, ağlatamam; hissederim söyleyemem;

Dili yok kalbimin, ondan ne kadar bizarım

Oku, şayet sana bir hisli yürek lazımsa

Oku; zira onu yazdım, iki söz yazdımsa,

Benim Güzel Allah’ım, hep senin rızan için yazdım. Hak’kın Sesleri adını verdiğim şiirlerimde senin ayetlerini milletime açıklamaya çalıştım… Ben kimim ki, bir aciz kul… Affet beni Allah’ım. Ne yaptımsa senin sevginle, senin inayetinle yapmaya çalıştım. Başaramadım… Bir kıvılcım olsun tutuşturamadım gönülleri, sen koru ateşinden Allah’ım… Yakacaksan beni yak Allah’ım, azametin karşısında hissettiklerimi, güzelliklerini ben anlatamadım…

Nur içinde yatsın, babama Tahir adını koymuş babası; temiz bir hayat yaşasın diye. Lekesiz bir ömür yaşadı ve Temiz Tahir diye anıldı… Ya ben, Mehmet adı konulan ben… Ya Resulullah, yoluna olayım diye konulan adını taşımakta olduğumu hiç unutmadım;

Ya Muhammed kemiklerim bile tandığı günlerdeydi

Eserdi kumda yürüken senin serin nefesin;

Akar sular gibi çağlardı her tarafta sesin.

İradem olduğu gündür senin iradene ram,

Bir an için bana yollarda durmak oldu haram.

Yandım, tutuştum aylarca yummadım gözümü

Sorun kirpiklerime uyku görmüş mü?

Şikayetim sana değildi Ya Resulullah, seni görmeyen gönüllereydi. Seni görmeyen gönüller, adını zikretmeyen diller içindi gönlümün kanaması, göz yaşlarımın kuruması. Ümmetini, şefaatinden mahrum etme Ya Resulullah. O ümmet ki her şeye rağmen senin adın silinmesin, senin ezanın susmasın diye canlarını feda etmekten çekinmediler. Vatanlarında Hilal’inin yerine Haç dalgalanmasın diye toprağa düştüler. Kınalı kuzular gibi yoluna kurban oldular. Ve onlar;

Vurulup tertemiz alnından uzanmış yatıyor

Bir hilal uğruna ya Rab, ne güneşler batıyor?

Ey bu toprak için toprağa düşmüş asker

Gökten ecdat inerek öpse o pak alnı değer

Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhidi

Bedr’in askerleri ancak bu kadar şanlı idi.

Kucağını açtın, bağrına bastın onları biliyorum. Mahşeri, gül bahçende bekleyecek onlar. Kıskanıyorum onları. Ya Resulullah, şefaatinle birlikte bir şey için yardımını talep ediyorum. Kendim için, Allah’ımdan istediğim son dileğim… Sevgili kulunuz, hoca Ahmet Yesevi Pirimiz aklımdan çıkmıyor. Senin Allah’a kavuştuğun, dünyayı terk ettiğin yaşa girince yer altında, çile hanesine çekilip, kalan ömrünü orada geçiren Yesevi Hazretleri, en güzel eserlerini senin yolunda orada verdi…

Ben, Mehmet Akif Ya Resulullah, takatim kalmadı demekten utanırım… Bu dünyada senden çok ve sensiz yaşamaktan korkuyorum. Fethini müjdelediğin bu güzel İstanbul’da yaşayıp şükrünü ifade edememekten, Fatihlerin, Yavuzların, Eyüp El Ensarilerin yanı başında yaşayıp onlardan habersiz kalmaktan korkuyorum. Gül kokunu özlemekteyim Ya Muhammed, bütün hasretimle yolunu gözlemekteyim…

Azaba hep katlandım 63 senedir

Sonunda alnıma çarpan bu sert örtü nedir?

Bu hasta ruhumu ayırma artık hak’inden

Nedir o meş’ale? Nurun mu?… Ya Muhammed?

 
Yorum yapın

Yazan: 06 Ağustos 2010 in EDEBİYAT, ŞİİR

 

Etiketler: , , ,

Yorum bırakın